TRANSKRİPT BAŞLIYOR 11:00:00
Sen bir doktor falan mısın?
Hayır, aslında bir öğrenciyim.
Doktorlarla hiç pek işim olmadı. Doris bir kere hastalandı, doktora gitti. Delik deşik ettiler, birkaç hapla eve yolladılar, hiçbir şeyi düzeltmediler.
Peki, dediğim gibi, ben bir doktor değilim, en azından şimdilik. Ben bir araştırma öğrencisiyim ve üniversitenin tıbbi evraklarında sizin kızınızın dosyasına rastlamış bulundum.
Ha? Delia’dan mı bahsediyorsun? Hay kahretsin, orada pek yaşlı anıları olmalı.
*gülüyor* Doğru olduğuna inanıyorum. Benzersiz bir vakaydı, bu tarz şeyler insanların hafızasında yer eder. Sadece biraz daha bilgi almak istedim.
Sana daha önce anlatmadığım ne anlatabilirim bilmiyorum. Delia bir gün odun yığınından geldi, iyi hissetmediğini söyledi. Normalde bir at gibi sağlıklıdır, bu yüzden ciddiye aldım. Biraz uzanmasına izin verdim ama faydalı olmadı. Giderek soldu, giderek hastalandı. Doris giderek daha da korkmaya başladı, dördüncü gün beni ve onu doktoru görmek üzere resmen kasabaya sürükledi.
Bir teşhis koydular mı?
Bir iki kem küm ettiler ama bir şey çıkmadı, sadece bizi üniversite hastanesine pasladılar, onlar bir şey diyebilecek mi diye. Zerre kadar yaramadı. Saat geçtikçe soluklaşıp durdu. O… bir süre nefes almayı da bıraktı. Birkaç saat, sanırım, doktorlar pes etmeye hazırdı ama sonunda o doğruldu. Hepimizi bir ürküttü.
// Bundan sonra onu alıp götürdüğünüzü söylüyorlar? Notlar kuduz ya da benzeri bir şeyden endişelenildiğini yazıyor, siz kaygılanmadınız mı?//
Bebeğim tekrar ayaktaydı ve o heriflerin onunla daha çok elleşmesini istemiyordum. Onlar bir şey bilmiyorlardı ve bilene kadar aylaklık edip etmemeleri umrumda da değildi. Ah, gel de atın kendi ağzından duy, olmaz mı? DORIS. DORIS! DELIA’YI AŞAĞI GETİR!
Bekleyin, kızınız hâlâ burada mı?
Başka ne cehennemde olsun? Şehirde bu işler farklıdır bilirim, ancak burada, aile hâlâ önemlidir. O benim kızım ve onu seviyorum. Bazı günler bu zor. Başta kötüydü, herkesi tersliyordu, ama sanırım bütün o dürtüşmelerden dolayıydı bu. Birkaç ay kadar sonra sakinledi ve biz ona bakıyoruz.
Kız… kızınız şu an kaç yaşında?
Şöyle, şu an kırk kadar var, ve biraz yorgun düşmüş görünüyor, ancak o yine de benim kızım. Bundan sonra neye ihtiyacı olduğuna karar verebilmek en zor kısmıydı. Pek zaman aldı, ve giderek kötüledi, ama yaşlı Parkins bize bunu anlama konusunda yardım etti, Allah rahmet eylesin. Son zamanlarda zorlaştı, ancak… ah, işte benim kızım.
// Ne… Aman Tanrım.//
Evet, zordu, ancak geçinip gidiyoruz. Hep geçinip gideriz, hep geçinip gittik. Şimdi, evladım, otur şimdi, sakinleş, bunu zorlaştırmak istemiyorum. Evladım, sen -EVLAT!
*anlaşılamayan sesler
*üç el silah sesi
Kahretsin evladım, sana sakinleşmeni söylemiştim. Keşke böyle olmasaydı ancak zorunda kaldım. Onun buna ihtiyacı var, neden bilmiyorum, ancak o benim kızım. Aile burada hâlâ bir anlam ifade ediyor evladım, yaşam ve ölümün kendisinden bile daha anlamlı. Bazen böyle kuruyor, pek ayağa kalkmıyor, ancak o hâlâ benim Delia’m. Kasları katılaştı falan, bu yüzden her şeyi kesip biçmek zorunda kaldık, et kurutmak gibi ama çip. Şimdi sakinleş evladım, onun seni almasına izin ver, bitecek…
Harold, heyecanlanıyor, sana ya da kendine zarar vermeden önce biraz kenara çekilsen iyi olur
Pekala, bırak gitsin Doris, şimdi ona daha zarar veremez. En azından dişleri hâlâ yerinde.
*anlaşılamayan, nemli sesler
kayıt ve fotoğraf bir avuç şahsi eşya arasından kurtarıldı, kayıp araştırma öğrencisi Paul ███████’a ait olduğu düşünülüyor. Soruşturma hâlen devam ediyor.